Konut şirketleri bankalara çalışacak!

Kamu bankalarının Türkiye’nin mega projelerini finanse etmesinden dolayı üzerine almış olduğu yükünü ve hatta bazı bankaların sermaye yeterlilik rasyosunu karşılayamayacak seviyeye gelmesini fırsat bilen diğer özel bankalar hem yüksek oranlarda faizlerle vatandaştan haksız kazanç sağlamış oldu, hem de müteahhitlerin sadece karlarına ortak gibi finansman sağlayarak tüm karlarını hatta bazen tüm varlıklarını finansman maliyetleriyle eritmelerini sağladı. 2015 yılında yapılan tahvil ihraçlarını göze aldığımızda 0.90 seviyelerinde olması gereken konut faizlerini 1.20 seviyelerinden kullandırdılar. Keza bu durum 2016’da da devam etti.

Kaldı ki bankaların sicili de çok temiz değil. 2007 – 2011 tarihlerinde Rekabet kurumun verdiği ve Danıştay’ca onaylanan karara göre kartel oluşturup piyasaya 0.20 oranında fazla faizle para tedarik edilmiş. Şimdi de kamu bankalarının büyük projelere finansman sağlaması ve Türkiye’nin siyasi ve konjonktürel durumundan faydalanarak faiz oranlarını yüksek seviyelerde seyrettirmesi hiçbir şekilde izah edilemez.

Müteahhitlerin Tüm Karı Bankalara Akıyor.

Türkiye’ de müteahhitlik geleneksel bir sektör ve Türk müteahhitler olarak dünyada bu alanda en ön sıralardayız. Bir inovasyon ve sektör bilinci var. Buradaki tecrübe elde ettiğimiz tüm kazanımlar bankalarca hortumlanıyor.

Müteahhitlik süreklilik isteyen bir sektördür. Yani müteahhit firma sürdürülebilir bir yapıya sahip olmak istiyorsa sürekli iş geliştirmeli hiç durmamalıdır.  Ancak bunu yaparken de finansman ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bankalarda bunun bilincinde olduğundan müteahhitlere istedikleri finansmanı sağlıyorlar ancak kullandırdıkları faiz oranlarının yüksekliğinden dolayı müteahhitler tüm karlarını bankalara veriyor. Aslında bankalar hem konutu yaparken hem de satarken kullandırmış olduğu yüksek faiz oranlarından dolayı herkesten çok kazanç sağlamış oluyor. Esasında bankalar hem yaparken hem de satarken müteahhite ortak bu da yetmezmiş gibi bir de  faiz oranlarını makul seviyelere çekmemeleri gerçekten düşündürücü zira Türkiye’nin en büyük inşaat şirketlerine baktığımızda yüz milyonlarca liralık banka kullanımları söz konusu.

Finans sektörü olarak müteahhitlere destek olmak zorundasınız. Çünkü müteahhitler Türkiye ekonomisinin en önemli taşıyıcılarıdır.  Bankaların bu pervasızca sömürüsüne bir şekilde dur denilmeli.

Bu Nasıl Kriz ki Bankaları İki Kat Kar Ettirdi?

Bazı özel bankaların ilk yarı karları geçen yılın tüm karını geçmiş durumda. Bu nasıl bir krizdir ki bu özel bankalar geçen yılki karlarını daha senenin ilk yarısında elde etmiş oluyor.

Şimdi soruyoruz; ülkemizde yıllık yüzde 20-25 oranlarına varan finansman maliyetleriyle boğuşan işletmelerimizin, yüzde 1 ile finansman sağlayan Avrupalı, Uzak Doğulu şirketlerle rekabeti nasıl mümkün olacak? Peki madem finansman maliyetleri bu kadar yüksek, bankalar nasıl iki kat kar elde ediyor?

Bankalar; Derenin Taşı ile Derenin Kuşunu Vuruyorlar!

Hangi banka öz sermayesi ile bankacılık faaliyetlerini sürdürüyor? Bankaların; Ayşe Teyze’nin emekli maaşı, sıradan vatandaşın birikimleri sonuçta bu ülkenin vatandaşlarının mevduatları üzerinden bu ülkenin en değerli şirketlerini sömürecek seviyeye gelmesi izah edilemez. Üstüne üstlük, hem kriz var yaygarası çıkarıp hem de iki katı karlar elde edeceksiniz.

Türk Bankaları Teminata Kredi Verilmez Der…

Türk bankaları teminata kredi verilmez, kredi işe verilir der ama ne hikmetse teminatsız kredi de vermez. Zira önemli olan geliştirilen iştir. Hem verdiğin kredi kadar teminat alacaksın, hem de yüksek faizlerle neredeyse tüm kara ortak olacaksın. Şirket dar boğaza girince de tüm banka ve finans kurumları hep birlikte şirketlerin üstüne gidecek ve kredilerinizi geri çağırıp şirketleri batıracaksınız. Üstüne üstlük aldığınız ipotek teminatları ve senetlerle ve sadece finans kurumlarının erişimi olan istihbarat ağıyla beraber piyasadaki tedarikçi, taşeron, tüketici vs. diğer alacaklılardan önce şirketin tüm malvarlıklarını haczedecek ve esas ticareti döndüren, yaptıkları bu işlerle evine ekmek götüren tacir ve tüketicileri de batırdığınız dev şirketlerden alacaklarını tahsil edemeyerek batma noktasına getireceksiniz. Bankaların bu haksız ve terazisi olmayan düzeni piyasada domino etkisi yaratan şirket iflaslarının temel nedenidir. Dolayısıyla bankalar, makul faizlerle işe/ticarete finansman sağlamalı, geliştirilen işlerin kurumsallaştırılıp daha karlı olmasını sağlamalıdır.

Dünyanın en inovatif müteahhitlerine sahibiz ve yapılan projeler proje bazında bile karlılıkları ile göz kamaştırıcı nitelikte. Likidite eksikliğini fırsat bilerek yüksek faiz ve teminatlarla doğacak karlara ortak olmak ve kriz anlarında sanki bu karları hiç yapmamış gibi, bu karların üstüne bir de müteahhitlerin teminatlarını haczedip banka uhdesine almak, dur denilmesi gereken adaletsiz bir sistemdir.

Alternatif Finansman Yöntemleri Geliştirilmeli

Kamunun özellikle alternatif finansman modellerinin geliştirilmesinde, kullanılmasında ve alınmasında hem tanıtım hem de teşvik mahiyetinde atılımlarda bulunması büyük önem arz etmektedir. Alternatif finansman modellerini geliştirmeli, vatandaş da bu modellere yönlendirilmelidir. Örneğin hukuki boyutta baktığımızda gayrimenkul sertifikasının esasında tapu almaktan hiçbir farkı bulunmamaktadır. Yatırımcı artık devlet güvencesi altında ihraç edilen gayrimenkul sertifikasını alarak yapmış olduğu konut yatırımının değerlenmesini bekleyecektir. Mevduat ya da fonlar bankalara endeksli değil gayrimenkule endeksli yatırım araçlarında değerlendirilebilecek duruma gelmiş olacaktır. Bunun için gayrimenkul sertifikası işletilmeli ve büyük gayrimenkuller herkesçe alınabilecek noktaya gelmelidir. Ayrıca OECD ülkelerindeki bankaların aksine, Türkiye’de tüm finans sektörünü domino eden bankalara rağmen ve onlara karşı bu geliştirmeleri yapmalıyız. Ayrıca, sukuk, gayrimenkul sertifikası, kira sertifikası ve bu yönde geliştirilecek tüm finansal modeller kararlılıkla ilerletilmelidir.

Avukat Kadir Kurtuluş

Kaynak : Emlakkulisi.com