KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI VE 6745 SAYILI KANUN’UN GETİRDİKLERİ

Mülkiyet hakkı, kişiye, maliki olduğu şey üzerinde hukuk düzeni içerisinde dilediği gibi tasarrufta bulunma hakkı vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 35. Maddesinde ise herkesin mülkiyet hakkı anayasal güvence altına alınmış olup, bu hakkın ancak kamu yararı gereğince sınırlanabileceği belirtilmiştir.

Kamulaştırmasız El Atma Kavramı

İmar Kanunu’nun 10. Maddesine göre; belediyelerin; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlamaları ve beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri, ilgili kamu kuruluşlarının, bu program süresi içinde kamulaştırmaları gerekmektedir. Ancak çoğu zaman idareler tarafından bu hükme uygun hareket edilmemekte ve imar planlarının üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen kamulaştırma yapılmamaktadır. Böylece idarenin kamulaştırmasız el atması söz konusu olmakta ve kişilerin taşınmazları üzerindeki tasarruf hakkı kısıtlanmaktadır. Kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma yapılmaksızın el koyma şeklinde veya taşınmaz üzerinde hukuken tasarrufta bulunulmasının engellenmesi şeklinde gerçekleşebilir. Yani, el atma fiilen olabileceği gibi hukuken de gerçekleşebilmektedir.

6745 Sayılı Kanun’un Getirdikleri

Taşınmazına idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atılan kişiler, el atılan taşınmazın bedelinin verilmesi için dava açabilirler. Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi ile kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespitine ilişkin usule yönelik hükümler düzenlenmiştir. Buna göre taşınmazlarına el atılan ve 5 yıl içinde kamulaştırma işlemi yapılmayan malikler, yasanın aradığı şartları yerine getirerek idare aleyhine tazminat ve el atmanın önlenmesi istemiyle dava ikame edebilmektedirler.

Ancak 6745 Sayılı (Torba) Kanunla 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda bir takım değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan kamulaştırmasız el atma davalarını konusuz kılan geriye etkili ek 1. ve geçici 11. maddeleri şu şekildedir;

MADDE 33 – 2942 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1 – Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.

Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 ncimaddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır.”

MADDE 34 – 2942 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 11 – Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar.

Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır.”

Getirilen düzenlemelerle bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarruf hakkı kısıtlanan yani hukuki el atmanın olduğu taşınmazlarla ilgili olarak kamulaştırmasız el atma davası açmak için öngörülen 5 yıllık sürenin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmiş olup, 07.09.2021’den önce açılan/açılacak davaların reddedilmesi ve/veya yeni düzenlemelere göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim Danıştay 6. Dairesi’nin 2015/6995 Es. 2016/4782 K. ve 20.09.2016 tarihli kararı da şu şekildedir;

Kanunda düzenlenen 5 yıllık sürenin ek 1. madde kapsamında kalan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarruf hakkı kısıtlanan taşınmazlar hakkında da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara da bu madde hükümlerinin uygulanacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, yeni yasal düzenleme uyarınca bu aşamada hukuken uyuşmazlığın esası hakkında karar verme olanağı bulunmadığından, İdare Mahkemesince bu hususlar göz önünde bulundurularak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri nedeniyle uyuşmazlıkta tarafların haklılık oranı belirlenemediğinden, bozma kararı üzerine verilecek kararda maktu olan vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılamayacağı açıktır.”

Anılan düzenlemeler özellikle eski düzenlemeye göre derdest davası bulunan kişilerin bir 5 yıl daha haklarına kavuşmalarını engellemekte, kazanılmış haklarını yok saymaktadır. Hukuk devletinde yer alan ve hukuki güvenliğin simgesi olan kazanılmış hak, geriye etkili yasal düzenleme olamayacağı ilkesi, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri bu düzenlemelerle ihlal edilmektedir. Nitekim bu düzenlemelerin Anayasa aykırı olduğu gerekçesiyle birçok mahkeme tarafından somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurular yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi ise başvurunun esastan incelenmesine karar vermiş olup, henüz inceleme aşamasındadır. Anayasa Mahkemesince iptal kararı verilmemesi halinde, derdest davalar ve açılacak davalar bakımından 07.09.2021 tarihinden itibaren uzlaşma yoluna başvurma şartı gerçekleştirildikten sonra yargı yoluna başvurulması gerekecektir. Özetle, torba yasa ile kamulaştırma kanununda yapılan bu değişikliklerle kamulaştırmasız el atma davalarının 5 yıl süre ile askıya alındığını söyleyebiliriz.

 

Avukat Figen Şimşek