Unutulma Hakkı Nedir? Türkiye’de Unutulma Hakkı
Bilgiye ulaşmak için günümüzde en sık kullanılan yöntem olan internet, içerikleri silinmedikçe süresiz olarak barındırması, herkes tarafından her türlü içeriğin yüklenebiliyor olması ve yetersiz bir denetime sahip olması dolayısı ile birçok kişinin haklarının ihlal edildiği ya da kendisiyle ilgili rahatsız olduğu içeriklerin yer aldığı bir mecra haline dönüşmüştür. İnternette kişiler hakkında yer alan ve kişileri rahatsız eden içerikler; sosyal medyada paylaştığı ancak sonradan pişman olduğu içerikler olabileceği gibi geçmişte başlarına gelene olumsuz olayların konu edildiği haberler, bloglar vs. de olabilmektedir.
İnsanlar, yeni biriyle tanıştıklarında, yeni bir işe girdiklerinde, ya da biri hakkında bilgi edinmek istediklerinde artık ilk iş olarak kişi ya da kurumların adını Google arama motorunda aratmaktadır. Bu nedenle artık kişilerin bir anlamda kartviziti olan Google arama sonuçlarında olumsuz içeriklerin yer almaması toplumun her kesiminden insan için ayrı bir önem arz etmektedir.
Google arama sonuçlarında olumsuz içerik kaldırmanın çeşitli yöntemleri bulunmaktadır. Bu içeriklerin internet üzerinden bütünüyle kaldırılması ve/veya bu yayınlar nedeniyle kişilerin uğradığı manevi zararın giderilmesi için hukukumuzda da nispeten yeni uygulanmaya başlanan unutulma hakkı ayrı bir önem arz etmektedir.
Unutulma hakkı nedir?
Unutulma hakkı, kısaca kişi ve kurumların internette kendi adlarıyla arama yapıldığında derlenen sonuçlar arasında kendileriyle ilgili bilgi, fotoğraf, belge gibi verilere yer verilmemesini isteme hakkıdır.
Söz konusu hak kapsamında kişi ve kurumlar, kendileri hakkında internette yer alan, yetersiz veya özel bilgi içeren ya da yayımlanmasından sonra aradan geçen zaman ve yayımlanma amaçları ışığında kişilik haklarına zarar vermeye başlayan ya da olumsuz etkide bulunan kişisel verilerin, arama motorlarında yapılan aramalarda çıkan sonuçların kendi adıyla olan bağlantısının kesilmesini talep edebilir.
Unutulma hakkının Dünyada ortaya çıkışı: 2012 yılının başlarında Avrupa Komisyonu’nun adalet ve vatandaşlıktan sorumlu üyesi Viviane Reding’in açıklamalarıyla ilk kez gündeme gelen unutulma hakkı, 2014 yılında Avrupa Adalet Divanı tarafından verilen bir karar ile tekrar gündeme gelmiştir. Avrupa Birliği’nin en yüksek mahkemesi olan Avrupa Adalet Divanı, 13 Mayıs 2014 tarihli kararında, Google’ın kullanıcılarına bazı durumlarda kendileri ile ilgili bilgilere yönlendiren linkleri silme hakkı tanıması gerektiğine karar vermiştir. Mahkeme, Avrupa genelinde tanınmış hale gelen “unutulma hakkı” kapsamında, silmemek için “özel/belirli bir neden” bulunmadıkça, Google gibi bir arama motorunun bir süre sonra kullanıcılar ile ilgili arama sonuçlarının silinmesine izin vermesi gerektiğine hükmetmiştir.
Türkiye’de unutulma hakkı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, 17.6.2015 tarihli kararında “unutulma hakkı” terimini kullanarak, Avrupa Adalet Divanı’nın kararına doğrudan atıfta bulunmuş ve unutulma hakkını “üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı” olarak tanımlamıştır.
Yine Anayasa Mahkemesinin 3/3/2016 Tarihli Ve 2013/5653 Sayılı Kararında; “Haberin içeriği açısından uyuşturucu kullanımı ile ilgili bir haberin tarihi, istatistiksel veya bilimsel amaçlarla İnternet ortamında kolaylıkla ulaşılabilirliğinin sağlanmasının zorunlu olduğu da söylenemez. Bu bağlamda kamu yararı bakımından siyasi veya medyatik bir kişiliğe sahip olmayan başvurucu hakkında İnternet ortamında yayınlanan haberlerin kolaylıkla ulaşılabilirliğinin başvurucunun itibarını zedelediği açıktır. Sonuç olarak başvurucu hakkında yapılan haberler unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken haberlerdir.” denmiştir.
Türkiye’de unutulma hakkı: Unutulma hakkının uygulanabilmesi için gerekli kriterler nelerdir? Türk hukukunda daha çok tazminat davaları ve erişimin engellenmesi talepleri ile gündeme gelen unutulma hakkının, mevcut içtihatlara göre kriterleri aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir;
- Haberin/içeriğin üzerinden uzunca bir zaman geçmesi (içtihatlarda en az şu kadar süre gibi belirli bir süre tanımı yoktur)
- İçerik haber niteliğini taşıyorsa güncelliğini ve kamu yararını yitirmiş olması (kamu yararı bakımından haberin niteliğine ve başvurucunun medyatik ya da siyasi bir kişilik olup olmadığına bakılır)
- İçeriğin internet ortamında bulunmasının istatiksel ya da bilimsel bir sebebini olmaması
- Daha üstün bir kamu yararı olmaması
- Anayasada tanınan haklar ile (basın, düşünce ve ifade özgürlüğü) çatışmaması, çatışması halinde unutulma hakkı ve kişilik haklarının üstün gelmesi
- Haber ya da içeriğin olumsuz olması ve kişinin kişilik haklarını zedelemesi