Koronavirüs (Covid-19) Salgın Hastalığı ve İş Kazası
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen Koronavirüs (Covid-19) salgın hastalığı dünyada hızla yayılarak ticari ve sosyal hayatı durma noktasına getirdi. Bu kapsamda alınan bazı tedbirlerin yanında ülkemizde de gönüllü karantina uygulaması başlatıldı. Bununla birlikte, üretime ve çalışmaya devam eden birçok sektör de bulunuyor. Bulaşıcılığı çok yüksek olan bu hastalıktan korunmak için olağanüstü tedbirler alındığı şu günlerde, işçi ve işveren bakımından da bir takım hukuki meseleler gündeme gelmiş oldu. Biz de bu yazımızda, işçinin koronavirüs hastalığına yakalanmasının iş kazası olarak kabul edilip edilmeyeceğini incelemeye çalışacağız.
- İş kazası nedir?
Hukuk sistemimizde 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında tanımlanmış olan iş kazası, kanunda sayılı hallerden birinde meydana gelerek, işçinin ölümüne sebebiyet veren ya da işçiyi ruhen veya bedenen engelli hale getiren olay olarak değerlendirilmektedir.
- Koronavirüs (Covid-19) Salgın Hastalığı İş Kazası Kapsamında Değerlendirilebilir mi?
Hukuk sistemimizde iş kazası 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununda düzenlenmiş olup; ‘’sigortalı olarak çalışan işçinin işyerinde olduğu sırada veyahut işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle görevli olarak başka bir yere gönderilmesi nedeniyle ya da işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-geliş sırasında meydana gelerek sigortalıyı hemen veya sonradan etkilemek suretiyle bedenen/ruhen engelli hale getiren olay’’ olarak tanımlanmıştır.
Daha önceki zamanlarda meydana gelmiş salgın hastalıklar ve etkileri incelendiğinde iş kazası ya da meslek hastalığı örnekleriyle pek fazla karşılaşılmamış olsa da 2009 yılında bir tır şoförünün halk dilinde domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsüne bağlı olarak meydana gelen ölümü Yargıtay tarafından iş kazası olarak değerlendirilmiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin E. 2018/5018 K. 2019/2931 sayılı kararında;
…‘’Somut olayda,tır şoförü olan davacı murisinin 26.11.2009 tarihinde davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği,11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı,Adli Tıp Kurumu raporunda, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği, murisin 13.12.2009 tarihli hastaneye başvurusunda belirttiği şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirildiği,buna göre davacı murisinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.’’… yönündeki temyiz itirazları kabul edilerek meydana gelen ölüm iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Ancak karardan da anlaşılacağı üzere, burada dikkat edilmesi gereken nokta Covid-19 hastalığının işçiye ne zaman ve nerede bulaştığıdır. Bu durumun tespiti virüsün hızlı bir şekilde artması ve enfekte sayısının çoğalmasıyla oldukça zorlaşmaktadır.
Hal böyle iken tüm dünyada olumsuz etkilerini sürdürmeye devam eden Covid-19 salgın hastalığı karşısında işverenlerin işyerlerinde alınması gerekli önlemleri alarak yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde daha önceki salgın hastalık döneminde verilmiş olan Yargıtay kararı ışığında değerlendirme yapıldığında, işçi/işçilerin Covid-19 salgın hastalığına işveren tarafından yürütülmekte olan iş sebebiyle yakalandığının tespit edilmesi halinde bu durumun iş kazası olarak değerlendirilmesi mümkün olacaktır.
- İşverenin Koronavirüs Kapsamında Alması Gereken Önlemler Nelerdir?
Covid-19 Salgın hastalığı nedeniyle hastalanmamak ve en önemlisi de hastalığı taşımamak adına yapılan ‘’Evinde Kal’’ çağrıları ile gündelik hayatımızın temelini oluşturan çalışma hayatında bir takım önlemlerin alınması zorunlu hale gelmiştir. Bu çerçevede işverenler açısından bireysel sorumlulukları bir yana, yanlarında çalışmakta olan işçiler açısından gerekli tedbirleri sağlamak yükümlülüğü gündeme gelmiştir.
Bu bağlamda işverenler açısından öncelikli olarak şartların ve koşulların uygun olması halinde ‘’evden çalışma sisteminin değerlendirilmesi’’ ancak bunun değerlendirilemeyeceği iş grupları açısından; ‘’Yurtdışı seyahatlerinin ertelenmesi, iş ortamında hijyenin sağlanması, işçilerin kullanması için maske, dezenfektan gibi malzemelerin hazır bulundurulması, iş ortamında kalabalığın önlenmesi açısından nöbetleşe çalışma sistemine geçilmesi ve işçilerin salgın hastalık konusunda bilgilendirilmesi gibi’’ önemli tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirlerin yanı sıra işçiler ücretli ya da ücretsiz olarak izne çıkarılabilir veya kısa çalışma uygulamasına geçilebilir.
- Ücretli izin uygulamasına geçmek isteyen işveren bunun için işçilerin onayına ihtiyaç duymamaktadır. Ancak işçinin ücretli izne çıkmak istemesi halinde talebini 1 ay öncesinden işverene bildirmesi ve işverenin bu talebe onay vermesi gerekmektedir.
- Ücretsiz izin uygulamasına geçmek isteyen işveren, ücretsiz izne çıkarma teklifini işçiye iletmeli ve işçinin de 6 gün içerisinde buna onay vermesi gerekmektedir. İşçinin onayı alınmadan ücretsiz izne çıkarılması iş sözleşmesinin feshi anlamına gelecektir.
- Kısa çalışma uygulamasına geçmek isteyen işveren; zorlayıcı sebepler nedeniyle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin dört hafta süre ile durdurulması hallerinde İŞKUR’a başvurarak, işyerinde üç ayı aşmamak üzere (Cumhurbaşkanı kararı ile 6 aya kadar çıkarılabilir) sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlanmasını talep edebilir. Kısa çalışma uygulaması kapsamında; işçilere kısa çalışma ödeneği ödenmesi ve Genel Sağlık Sigorta Primleri ödenmesi hizmetleri sağlanmaktadır.
Ayrıca işveren tarafından alınması gereken önlemlerin alınmaması veya alınan tedbirlerin yeterli derecede koruma sağlamaması hallerinde 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu kapsamında ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalan işçilerin de gerekli tedbirlerin yerine getirilmesi hususunda talepte bulunma hakları bulunmaktadır. Böyle bir durumda işçi öncelikle iş sağlığı ve güvenlik kuruluna, kurulun bulunmadığı yerlerde ise işverene başvurarak tedbirlerin yerine getirilmesini isteyebilir aksi halde ise işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkı bulunmaktadır.
- Sağlık Çalışanları Bakımından Koronavirüs (Covid-19) Salgın Hastalığı
Salgın sürecinde hekimler ve diğer sağlık çalışanları büyük zorluklara rağmen hizmet sunmaya devam etmektedir. Gerek salgının yayılma hızı ve vakalardaki yoğunluk gerekse de kişisel koruyucu malzemelere erişim sağlanamaması nedeniyle günden güne Covid-19 tanısı konulan sağlık çalışan sayısı artmaktadır. 30.03.2020 tarihinde Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi tarafından yayınlanan açıklama ile ‘’Sağlık çalışanında Covid-19 tanısının iş kazası veya meslek hastalığı olduğu ve hastalıkla bağlantılı olarak gelişen olayların da iş kazası olarak bildirilmesi gerektiği’’ belirtilmiştir.
Açıklamada bazı somut örneklere de yer verilerek sağlık çalışanı ve sekreter, güvenlik, hizmetli, şoför gibi sağlık sektöründe hizmet sağlayan kişilerin solunum yolu, göz mukozası ya da açık yaralarına hastadan öksürük, hapşırık veya diğer vücut sıvılarının sıçraması hallerinde dahi iş kazası bildirimi yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle oluşan iş kazası ya da meslek hastalığı durumunda çalışanlarda meslekte kazanma güçlerinde kayıp olması durumunda buna bağlı olarak hukuki yollara başvurularak tazminat süreçlerinin yürütülmesi gündeme gelecektir.
Stajyer Av. Beste KARAKOÇ