İnternette telif haklarını korumak
İnternet’in temelleri; United States Defense Advanced Research Project Agency(ARPA) tarafından 1969’da kurulan geniş bir ağ olan Arpanet’tir. Bu ağ, en başta askeri amaçlarla ve üniversitelerde kullanılmak üzere kurulmuştur. Teknolojinin özündeki ilke olarak kabul edebileceğimiz; hız ve sürekli gelişimin bir sonucu olarak kamuya açıklanan son istatistikler, bugün dünya üzerinde 4 milyardan1fazla internet kullanıcısı olduğunu göstermektedir.
Ayrıca verilere göre, internet, diğer telekomünikasyon araçlarından, -radyo, TV vb.- kıyastan vareste bir oran ve hızda dünyaya yayılmış ve organik olarak çok hızlı bir şekilde internetin hukuki boyutları ortaya çıkmıştır. İnternette telif haklarını korumak konusu, en korunaklı olarak oluşturulacak bir sistemde bile, Modern-Bilişim çağının devinimi sebebiyle sürekli geliştirilmesi gereken bir konu haline gelmiştir.
Müzikler, filmler hatta kitaplar bile dijital ortamda yayınlanmaya başlamış, tek tıkla istediğimiz eseri evimize getirtebileceğimiz veya çevrimiçi olarak ulaşabileceğimiz bir ortam oluşmuş, FSEK md. 1’de kanunun amacı olarak bahsedildiği üzere Fikir ve Sanat Eseri sahiplerini, yapımcılarını vb. korumak, bu kişilerin manevi ve mali haklarını belirlemek ihtiyacı hâsıl olmuştur. Ancak bu korumanın amacı, sınırları hatta ve hatta teorik terimlerin nasıl anlanması –örneğin telif hakkı nedir- gerektiği konularında çeşitli tartışmalar ortaya çıkmıştır.
Bu tartışmalarsa, farklı görüşler, sözleşmeler, kanunlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Örneğin; Bern Antlaşması, Cenevre Antlaşması, Universal Telif Hakları Antlaşması, Roma antlaşması ve Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması vb. antlaşmalar bu tartışmaların ve uluslararası boyutta bu konuda çıkan ihlallerin bir görünüm biçimidir. Günümüzde hala ve değişen şartların bir gereği olarak bu tartışmalar sürmektedir ve sürmelidir.
Telif Hakkı nedir?
Telif hakkı nedir sorusunun cevabınaysa teknik olarak kısaca, eser sahiplerine belirli bir süre için kanunla tanınan manevi ve mali haklardır diyebiliriz. Telif hakkı eserin ortaya çıkmasıyla birlikte doğar. Telif haklarının amacı, günümüzde eserleri çok kolay bir şekilde kopyalanan, korsana çevrilen eser sahiplerini koruyarak üretmek konusunda teşvik etmektir.
Telif haklarının toplumsal amacı ise, eserlerin insan hayatını yaşamaya değer kılan bir güvence olmasıdır. İcatlar ve sanat eserlerinin korunması bu yüzden aynı zamanda bir Devlet görevidir. Devletler, icat ve sanat eserlerinin korunması görevini yasalar düzenlemek, bu konuda uluslararası antlaşmalar yapmak suretiyle yerine getirmelidir.
Telif hakkı koruma
Hem anayasal düzlemde hem de özel kanunuyla birlikte korunan vatandaşın “bilgi edinme hakkı” ile eser sahibinin, eser ortaya koymasından dolayı -salt üretmesinden dolayı- elde ettiği “telif hakları” arasındaki menfaat çatışmasından kaynaklı olarak telif haklarının korunma kapsamı konusunda uluslararası tartışmalar ortaya çıkmıştır, telif hakkının sınırı nedir? toplumun bilgi edinme hakkıyla telif hakkının çarpıştığı yer neresidir? vb. Baskın görüşe göre, İnternette telif haklarının korunması öncelikli olarak göz önünde tutulmalıdır. Zira uygun bir hukuki koruma olmadıktan sonra, eser sahiplerini, eserlerini internet ortamında yayımlamaya teşvik edecek başka bir neden bulunmamaktadır.
Telif haklarının korunması ayrıca bir insan hakkıdır, 1948 Tarihli Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilmiş olan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 27’inci Maddesiyle koruma altına alınmıştır; “Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.”
Bu koruma, hak ve sınırları belirleme konusundaki ihtiyaç, Fikir ve Sanat Eserleri 5846 numaralı kanunun oluşmasına sebep olmuştur. Bu kanun, fikri haklar konusunda düzenlemeler içermektedir. Kanun kapsamında korunan eserler, eserin ortaya çıktığı andan itibaren koruma altındadırlar. Ancak eserin, eser sahibi olunduğunun ve eser sahibinin eser üzerindeki haklarının belirlenmesi konularında İsteğe bağlı kayıt günümüzde ve gelecekte işlevseldir.
Telif hakları ihlali, 1886 tarihinde imzalanan Bern Sözleşmesinden günümüze kadar “korsanlık” olarak adlandırılmıştır. Kimi sözleşmelerde direkt kelime olarak da geçmektedir; örneğin Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması(TRIPS) madde 51 61 ve 69. Maddeleri. Korsan, TDK ifadesiyle; “Başkalarının hakkını zor kullanarak alan kimse, İzinsiz olarak çoğaltılan (kitap, kaset vb.), Bir hakkı izinsiz olarak kullanan kişi Korsan kasetçilik. Korsan yayın.” anlamlarına gelir. Telif hakları hususundaysa eser sahibinin onayını almadan eseri, üzerindeki herhangi bir hakkını kullanan izinsiz çoğaltan, kopyalayan kişidir.
Ülkemizde fikir hırsızlığı; fikri hak ihlalleri ile mücadele kapsamında üç araç kullanılmaktadır. Bunlar; Kayıt Tescil Sistemi, Bandrol Sistemi ve Sertifikalandırma Sistemidir. Bu üç yönteme ilişkin usul ve esaslar 5846 sayılı Kanundaki hükümler doğrultusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Yönetmelikler ile düzenlenmiştir. Eser hırsızlığı diğer anlamıyla İntihal ise; kişinin, başkası tarafından oluşturulmuş çalışmayı, eseri veya bu çalışma, eserin bir bölümünü, kısmını kendi çalışması olarak göstermesidir.
Eser sahibinin, FSEK’E göre manevi hakları; ilk olarak, eseri umuma arz, yani eserin umuma, topluma sunulup sunulmayacağını, yayınlanma zamanını ve tarzını belirleme yetkisi. İkinci olarak, adın belirtilmesi yetkisi vardır. Bu, kendi adı veya takma adı ile veya adsız olarak, umuma arz etme veya yayımlama hususunda karar verme yetkisi olduğu anlamına gelir. Eser sahibinin, eserde değişiklik yapılmasını men etmek yetkisi de vardır.
Eser sahibinin bir de mali hakları vardır; işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı. Bu mali haklar zamana bağlıdır, 46. Ve 47. Maddelerdeki haller dışında herkes, bu sürenin dolumu ile birlikte eser sahibine tanınan mali haklardan faydalanabilir. Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. Bu süre, eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl geçmekle son bulur.6
Popülerleşen elektronik kitap konusunu telif hakları çerçevesinde incelediğimizde ise, elle tutamadığımız, fiziksel bir varlığı olmayan bir yayın türünden Bahsediyor olsak da, korunması ve tek tıkla binlercesi yapılabilecek kopyalamaların önüne geçilmesi basılı yayınlara göre daha zor olmasına karşın, bu tarz yayınlar da koruma altına alınmıştır. Ancak, bilişim çağında çok daha kolay çoğaltılarak paylaşılabilen elektronik yayınlar ve satımı internet üzerinden daha kolay hale gelen korsan kitap sorununun nasıl çözüleceği mevcut düzenlemelere rağmen tartışma konusudur, teknoloji sürekli gelişmektedir, hukuk da teknolojinin yanında gelişmelidir.
Korsan film konusunu incelediğimizde ise akla 2017 yasa tasarısı gelmektedir. Bu yasa tasarısı yavaş internet cezası, Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi kurulması gibi çözümler öngörerek yeni bir yaklaşım sergilemişti. Halihazırda mevcut düzenlemelere rağmen korsan filmlerin ve müziklerin önüne hala geçilemediği görülmektedir. Aynı zamanda günümüzde kullanılan müzik, video programları da kişisel bazda da olsa kullanıcılarını korsanlığa yönlendirmekte; eser sahibinin izni olmadan paylaşım üzerine, kullanıcının kopyalama imkânı, indirme imkânı ve bunları çevresindeki insanlarla paylaşabilme imkânı sunmaları bir örümcek ağı gibi halkın tüm kesimini bilinçli ya da bilinçsiz olarak ele geçirmektedir.
Müzik, sinema, sanat ve bilimin gelişmesi için eserin ve eser sahibinin korunması ve buna uygun ekonomik hatta politik ortamın da oluşturulması ve fikri mülkiyet haklarının korunması gereklidir. İnternet ortamındaki fikri hakların ihlali konusu, teknoloji geliştikçe irdelenmek ve geliştirilmek zorundadır.
Zira aksi halde; bilim, kültür, sanat, edebiyat, film, müzik gibi global çapta tüm toplumları ilgilendiren evrensel değerlerinin gelişimi sekteye uğrayacaktır. Fikri hak ihlâllerinin takibi de aynı şekilde zordur, internetteki bu büyümeyle birlikte ihlallerin sayısındaki büyüme de kaçınılmazdır. İnternetin globalliği sebebiyle devletlerin bu konuda tek başına düzenlemeler yapması yerine uluslararası bir sistemin kurulması daha yararlı olacaktır.
Telif hakkı ihlali konusunda Türk hukuk sistemimizde içeriğin internet üzerinden kaldırılması için “uyar-kaldır sistemi” uygulanılmaktadır.
Stajyer Avukat Elif Hamzaçebi